“Geleceğin savunması yalnızca çeliğin değil, doğanın dayanıklılığıyla ölçülecek.”
Cumhuriyetimizin 102. yılı ve aynı zamanda Dünya Sürdürülebilirlik Günü. Bu iki anlamlı günün kesişmesi, “yeşil güvenlik” kavramını yeniden düşünmek için eşsiz bir fırsat sunuyor. Bugün artık savunma sanayiinde sürdürülebilirlik, ulusal güvenliğin ayrılmaz bir unsuru hâline geldi.
Cumhuriyet, bir milletin yeniden doğuşunu simgelerken; sürdürülebilirlik, o milletin geleceğe nefes olma iradesini temsil ediyor. Bu nedenle şu kritik soruyu sormak kaçınılmaz: “Bir ülke, kurduğu geleceği bir yüzyıl daha nasıl sürdürebilir?” Cevap, yalnızca çeliğin gücünde değil; doğayla kurduğumuz stratejik ilişkide, yani karbon ayak izini azaltan yeni nesil savunma yaklaşımında yatıyor.
Yeni Bir Tehdit: Görünmez Düşman – Karbon
Küresel ısınma artık sadece çevre sorunu değil; doğrudan ulusal güvenlik tehdidi. Atmosferdeki karbon oranı tarihin en yüksek seviyelerine çıktı. Dünyada her yıl 37 milyar ton CO₂ salınıyor ve bunun yaklaşık 520 milyon tonu doğrudan askeri faaliyetlerden kaynaklanıyor. Bu rakam, neredeyse Almanya’nın yıllık emisyonuna eş değer.
Silah üretim teknolojileri, askeri lojistik, üsler, test alanları ve ağır sanayi, görünmez bir karbon zinciri oluşturuyor. Artık savunma stratejilerinde şu soru öne çıkıyor:
“Bir ülke, doğaya daha az zarar vererek nasıl güçlü kalabilir?”
Savaşın Bedeli: Atmosferdeki İz
Savunma sanayii, insanlığın en ileri mühendislik kabiliyetini temsil etse de, bu kabiliyetin ardında ciddi bir karbon ayak izi bulunuyor. Örneğin:
- Bir savaş uçağının sadece 1 saatlik uçuşu = 10 ton CO₂
- Zırhlı araç üretiminde kullanılan her ton çelik = 1.8 ton CO₂
- Radar sistemleri, füze testleri, mühimmat üretimi, lojistik taşımaları → karbon yoğun faaliyetler
Bugün küresel savunma harcamaları 2,2 trilyon doların üzerinde ve bu ölçek, enerji ihtiyacı ile karbon emisyonunda doğrusal bir artış yaratıyor.
Bu tablo, savunma sanayiinin yeşil dönüşüm ihtiyacını net bir şekilde gözler önüne seriyor. Çünkü iklimi tüketen bir güvenlik modeli, uzun vadede kendi varlık nedenini de tüketiyor.
Makalenin Devamı: Yeşil Güvenlik: Karbonun Gölgesinde Bir Dünya






































