Ortak bir kriz yaşadığı koşullarda dahi küresel kamuoyu, ulusal düzeyde münferit hareket etmekten çekinmiyor. Her birimiz farklı noktalarına dağılmış olsak da beş ayrı kıtaya rağmen tek bir kürenin üzerinde yer aldığımızı çabuk unutuveriyoruz. C4Defence’in 100’üncü sayısına hazırlandığımız bugünlerde toplu bir değerlendirme yapmak ve gelecekte nasıl ortak bir dünya öngörülüyor; onun analizini sizlerle paylaşmak isterim.

Her şeyden önce, Soğuk Savaş tamburlarının sesleri uzaktan gelmeye başladı.  Benim yaşıtlarım içinse durum tam bir “Deja Vu…” Nerede, nasıl ve amaçlarının ne olacağı konusunda satır aralarını kestirmek zor değil. Ülkelerin eğitim ve medeniyet seviyesinin yükseldiğinden daha barışçıl bir dünya beklentisi olağandır. Bu doğrultuda tarih bize göstermiştir ki asıl önemli olan uluslar arasındaki siyasi, ekonomik ve askeri dengelerdir. Ancak, milyarlarca insanın hayatını etkileyen bu üçgeni korumak çok zordur. Saldırıya uğramış ulus vitriniyle ve taktik provokasyon sonucu ABD ve müttefiklerinin başlattığı fakat 20 yıldır anlamsız bir süreçte seyreden savaşların son raundunu yaşadığımız bugünlerde sakın yanılmayalım. Savaşların yöntemleri değişse de tıpkı geçmiş dönemlerdeki gibi çift kutuplu Soğuk Savaş senaryoları oluşmaya başladı.

Başyazının devamı için tıklayınız.