Pek çoğumuz Irak’ı 2017 yılının sonlarında bıraktık. İlgimiz tükendiği gibi bildiklerimiz de o yılın sonundaki gelişmelerle sınırlı kaldı. Oysa, 2014’ten sonra neredeyse dünyanın gözü kulağı Irak’taydı. 2014’te DEAŞ’ın sözde hilafet ilanı sonrasında ülkeyi boydan boya geçen ilerlemesi, Irak ordusunu ve peşmergeleri üst üste bozguna uğratması ve oradan Suriye’ye hızlı ve keskin bir geçiş yapmasıyla birlikte Orta Doğu’daki pek çok gelişme, Irak merkezli olarak analiz ediliyordu. Sonraki üç yıl boyunca Irak’ta yeni bir güvenlik sistemi inşa edildi; başta ABD olmak üzere bölge dışı güçler doğrudan Irak’a yerleşti ve kendilerine sahada sağladıkları yeni devlet dışı aktörlerle birlikte hem DEAŞ’ı yendiler hem de birbirlerine karşı güç mücadelesine giriştiler.