Bahçeşehir Üniversitesi Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi (BAUDEGS ) Başkanı müstafi Tümamiral Doç. Cihat Yaycı, Haber Türk televizyonunda Fatih Altaylı’nın hazırladığı Teke Tek programına canlı yayın konuğu olarak katıldı.  Mavi Vatan tezinin Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz ile telaffuz edilmesine başlandığını ancak bunun bir bütün olduğuna işaret eden Yaycı, bunun herkesin ortak ürünü olduğunu, bir ismi öne çıkarmaktan çok bir bütün olarak fikri korumak gerektiğine işaret etti.

Türkiye’nin Akdeniz’de denizden komşu Libya, Mısır, İsrail, Filistin, Lübnan gibi ülkelere hak, adalet ve geçmiş müzakereleri dikkate alan öneriler götürdüğünü, bu sayede Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin  bir çok yerde önünü kestiğini ifade eden Doç. Yaycı, Yunanistan’ın ise Adalar Denizi’nde sürekli bir talep içinde olduğunu belirterek, bu şekilde bu taleplerinin “sorun” olarak algılanmasını sağladığını ifade etti. Yaycı, Yunanistan’ın bu politika ile hep haklarını savunmaya çalışan bir ülke görüntüsü vermeyi hedeflediğini şöyle dile getirdi:  “ Sürekli Yunanistan’la Adalar Denizi’nde sorunlar var diyoruz. Algı yönetimi bu. Çok ciddi bir algı yönetimi. Biz Yunanistan’ın algı yönetimine maruz kalan bir devletiz. Bu çok net. Kime sorsanız ‘Adalar Denizi sorunları’ diyor. ‘Ege’ bile biliyorsunuz 1940’lardan sonra kullanılmaya başlanan bir isim. Yunanca isim. Bir olguyu sorun olarak tanımlarken çok dikkat etmek lazım çünkü sorun olarak tanımladığınız an insan beyni çözümü de arkasından getirmek istiyor. Her ikimizin de talebi varsa bu sorundur ve ikimizin bir ortak noktada buluşmasıdır ama sizin talebiniz varsa ve ben bunu sorun olarak algılıyorsam, masaya da oturuyorsam, ben mutlaka size bir şeyler vermek zorundayım.”  Yaycı sadece bu nedenle yazdığı son kitabın isminin “Yunanistan’ın Talepleri” olduğunu belirterek, (Ege Sorunları) ifadesini bu hususa dikkat çekmek için kasıtlı olarak parantez içine aldığını söyledi.

Yaycı, şöyle konuştu:  “Yunanistan sürekli talep ediyor. Kimden talep ediyor? Bizden talep ediyor. Biz bu talepler için masaya oturduğumuz an, ne kadar vereceğimizi konuşuyoruz demektir. Türkiye’nin hak ve menfaatlerinden ne kadar ödün vereceğimizi konuşuyoruz demektir. Biz hiçbir şey talep etmiyoruz. Karasularını artıralım demiyoruz, adaları silahlandıralım demiyoruz. Adaları bize verin demiyoruz. Hava sahasını karasularının ötesinde geliştirelim demiyoruz.”

Yaycı, Lozan anlaşmasını hem Yunanistan hem Türkiye’nin bozduğunu, bunu tekrar Türkiye’nin uygulamaya alması gerektiğini, o nedenle Lozan anlaşmasında yer alan 3 mil kara suları sınırının uygulamaya kazandırılması gerektiğini ifade etti.

Yaycı, Yunanistan’ın Uluslararası Adalet Divanı’na gitme çağrısının içi boş bir çağrı olduğunu ifade ederek. Burada alınan kararların çoğunlukla siyasi olduğunu, konunun taraflar arasında belli bir olgunluğa gelmeden buraya başvurunun kabul edilemeyeceğini, nitekim Yunanistan’ın geçmişte başvurduğunu ama red edildiğini ifade etti. Yaycı, Yunanistan’ın sadece bir konuyu buraya götürmek istediğini, geri kalan konuları kazanılmış hak olarak görüp buraya gitmeyi kabul etmediğin ifade ederek Türkiye’nin bütün konuları bir bütün olarak Divana götürmesi gerektiğini dile getirdi.