Haziran ayı sonunda Hollanda’nın Lahey kentinde gerçekleştirilen NATO Zirvesi, siyasi ve diplomatik gündemlerin ötesine geçerek, ittifakın savunma sanayi vizyonuna dair tarihi bir dönüm noktası sundu. Zirvenin ardından yayımlanan bildiride öne çıkan başlıklar, NATO’nun artık sadece güvenlik mimarisi değil, aynı zamanda bir endüstriyel üretim ekosistemi inşa etmeye başladığını gösteriyor. Bu durum, sadece kısa vadeli bütçe artışları değil, kalıcı kabiliyetler ve uzun vadeli iş birlikleri ile şekillenecek yeni bir dönemin işareti.
Kuşkusuz en dikkat çekici karar, üye ülkelerin savunma harcamalarını GSYİH’nin en az %5’i seviyesine çıkarmayı taahhüt etmesi oldu. Bu oran yalnızca askeri bütçeleri değil, kritik altyapıların korunması, siber güvenlik, lojistik sistemlerin modernizasyonu ve yenilikçi teknolojilerin geliştirilmesini de kapsayacak şekilde tasarlandı. Bu karar, küresel tehditlerin çeşitliliği karşısında NATO’nun yalnızca askerî caydırıcılığa değil, aynı zamanda teknolojik ve endüstriyel dayanıklılığa da yatırım yapmaya karar verdiğini ortaya koyuyor. Bu durumun önündeki tek engel, Soğuk Savaş sonrası ordularını ve envanterlerini küçülten Avrupalı müttefiklerin zaten mevcut hâliyle yaşadıkları insan kaynakları probleminin daha da büyüyerek gelmesi olacak.
Mahmut Bölükbaş’ın kaleme aldığı makaleye ulaşmak için tıklayınız.
