15 Ağustos günü, Başkan Vladimir Putin ile Başkan Donald Trump’ın buluşması kimi tarafından “tarihi”, kimi tarafından ise “hezimet” olarak adlandırılsa da sonuçta Başkan Putin her durumda kazançlı çıkmıştır. Hemen ertesi gün Oval Ofis’te, Avrupa liderlerinin Başkan Trump’ın makamındaki görüntülerine ne demeli…?
Durumu bu kadar dramatik yapan, geçmişi sizlere yeniden yaşatmak değil; günümüze ve az da olsa geleceğe dair bir ipucunu sizlerle paylaşmaktır. Biz, C4 Defence Dergisi olarak, bu savaşa ilk gününden itibaren “Karadeniz Havzasındaki Savaş” demeye devam ediyoruz. Sadece iki ülke arasında yaşanan bir savaş olarak dar bir bakış açısıyla değerlendirmek, Rusya’nın büyük stratejik düşüncesini görmezden gelmektir. Karadeniz hâkimiyeti, “Başkan Putin’in Beş Deniz” kavramına ve ulusal güvenlik anlayışına kadar uzanmaktadır.
Harpin başladığı ilk günlerde vurguladığımız üzere, Rus askeri genel doktrini küçük toprak parçalarını koparmaya dönük hamlelerden oluşmaktadır. Ukrayna kadar büyük bir toprak işgaline girişmesi herkes için sürpriz olmuş ve sonuçta kısmen başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Geçmişte sizlerle paylaştığım üzere, harp sahasında değişen şartlar eski, bilinen ve güvenli savaş taktiklerine dönüşü zorunlu kılmıştır.
Topçu ateş açıyor, piyade ilerliyor (artık motosikletlerle). Günümüze eklenen yeni taktiksel katkı ise İHA ve SİHA’lardır. Harp sahasına 21. yüz yılda teknolojik inovasyon olarak katılan robotik imkânlar, her iki tarafın da geniş ölçekte kullanımına imkân sağlamış ve şimdiden Rus ordusunun uzun menzilli topçu desteği olarak kullanımına şahit olunmuştur.
Rus ordusunun büyük bir savaş tecrübesi kazandığı aşikârdır. Öncelikle, subay ve astsubaylardan oluşan komuta kademesi çok değerli bir bilgi birikimine erişmiştir. Askerî hazırlık süreçlerinin yetersizliğine şahit olduğumuz dönem tamamen geride kaldı mı bilinmez; ancak harp malzemesi gelişimleri büyük bir hız kazanmıştır.
Ordunun taarruz imkânlarının başında gelen AMT yönünde üretilen model sayısı üç ile sınırlandırılmıştır. Öncelik, T-90M tanklarının yıllık 300 adet üretimine ulaşılmasına verilmiştir. T-14 Armata’da sorunlar devam etse dahi seri üretim başlamış, savaşın idamesi için T-80’in çeşitli versiyonlarının üretimi sürmektedir. Bunlara eşlik edecek şekilde, cephe önünde kullanılmak üzere yılda 1500’ün üzerinde modern zırhlı personel ve muharebe aracının üretimine geçilmiştir.
Rus ordusunun en değerli silahı, eskiden beri kuşkusuz topçusudur. Otuz yıldır ihmal edilen topçu sistemlerine yeniden önem verilmesi doğaldır. Magrolia, Msta, Malva, Gratsint ve Koalitsiya-SV sistemlerinin seri üretimi hızlanmıştır. Yılda 400 adet üretime ulaşan KMO’ların taşıyıcı traktörleri, T-90 şasisi üzerinde tercih edilmektedir. Mühimmat üretim kapasitesi eskiye kıyasla şimdiden dört kat artmış olup yeni tezgâhların kurulumu da devam etmektedir.
Bu yeni üretilen araçlar, Ukrayna cephesine yönlendirilmiyor. Gözlemlediğimiz kadarıyla yeni askerî personelle eğitimlerde kullanılıyor ve yeni birliklerin oluşturulmasına tahsis ediliyorlar. Zaten asıl sorun da burada başlıyor. 2024-2205 yıllarında ulaşılan üretim kapasitesinin neredeyse tamamı geride tutulmakta ve askerî hazırlık seviyesi yükseltilmektedir.
“Bunun amacı ne olabilir?” demeyin; cevap çok açık. Korkulan senaryo, NATO veya AB’nin olası bir askerî müdahalesine karşı savunma ve karşı taarruz hazırlıklarıdır. Öte yandan hedef, Avrupa’nın kuzeyindeki ülkeler olabilir ya da Ukrayna’da yeni bir cephe açılarak büyük mekanize birliklerle güçlü bir taarruz kabiliyeti elde edilmek isteniyor olabilir. Şimdilik bizler bu modern birlikleri günbegün takip ediyor ve inceliyoruz.
Özellikle uzun Finlandiya sınırında önemli değişimler yaşanmaktadır. Leningrad bölgesinde bugün sadece 30 bin Rus askeri savunma yaparken, yeni lojmanlar ve askerî tesislerin inşası 100 bin askeri barındıracak şekilde planlanmaktadır. Murmansk ve Kandalakşa bölgelerinde savunmaya uygun yapılanmalar görülmekte, eski Sovyet askerî depo ve kışlaları yeniden faaliyete geçirilmektedir. Rus lojistiğinin temeli olan demiryolları ve tesislerinin yenileniyor olması da aktif bir askerî faaliyetin işaretidir.
NATO’nun bu hareketlenmeye cevabı ise Finlandiya’ya NATO komuta karargâhı kurmak olacaktır. Ayrıca bölgede hava üslerinin yenilenmesine, askerî depoların oluşturulmasına ve kış tatbikatlarının artırılmasına şahit olacağız.
Rus Silahlı Kuvvetlerinin önemli dersler çıkardığını ve bunun sadece kara harp sahasında olmadığını belirtmek gerekir. Harp gemisi inşası hızlanmış, eski Sovyet doktrinine uygun olarak denizaltılara öncelik verildiği görülmektedir. Denizlere ilişkin modern mühimmat gelişmelerine de şahit olunmaktadır. Kısa bir zaman diliminde amfibi kabiliyetlerin yeniden kazanılmasına dönük yatırımlar beklenmelidir.
Hava ve uzay alanı öncelikli gibi görünse de şimdilik yeni yatırımlar yok denecek kadar azdır. Ukrayna’nın Rusya topraklarında derinlemesine gerçekleştirdiği son saldırıların, Başkan Putin ve çevresini fazlasıyla etkilediği bilinmektedir. Rus Hava Kuvvetlerinin yeniden yapılandırılması için yeni girişimler beklenmektedir; ancak şimdilik savaş uçağı üretimi Su-30, Su-35 ve Su-57 modelleriyle sınırlı kalmaktadır. Bu yıl için hedeflenen 60 modern uçak üretimine ulaşılması beklenmektedir.
Sayının az görünmesi bizi yanıltmamalıdır. Daha ekonomik olan SİHA ve İHA’lara öncelik verilmektedir. 2022 sonbaharında radikal bir değişim yaşayan bu yeni kullanım koşullarına alışmış ve dersler çıkarmış bir Rus ordusu ile karşı karşıyayız. Küçük ya da büyük her boyuttaki dron cephede kullanılmakta olup, neredeyse tamamı sivil kullanımdan uyarlanmış, ucuz ve etkili çözümler sunmaktadır.
Acil ihtiyaçları karşılamak üzere 15–20 bin USD’yi geçmeyen maliyetleriyle İran üretimi Shahed sınıfı kamikaze dron teknolojisinin transferi, Rus savunma sanayisinin bu alanda hızla gelişmesini sağlamıştır. İlk aşamada günde 200 adetlik üretime ulaşılmış; ancak artan ihtiyaçlar yeni tedarik zincirlerinin oluşmasına yol açmış ve gelişim sürecini hızlandırmıştır.
Son üç ayda gönderilen Shahed sınıfı kamikaze SİHA sayısı 15.900’ü aşmıştır. Kullanım taktikleri geliştirilmiş ve tek dalga hâlinde günde 500–600 adet Shahed, Ukrayna üzerine gönderilmektedir. Eş zamanlı seyir veya balistik füzelerle desteklenen bu hava saldırıları, Ukrayna’nın kademeli hava savunma kapasitesini aşmaya yönelik yeni taktiklerdir.
Shahed ve benzeri kamikaze sistemlerinde Rus savunma sanayisinde yeni gelişmeler gözlenmektedir. Harp başlıkları güçlendirilmiş, uydu güdümlü ve kamera destekli son vuruş kabiliyetine sahip modellerin kullanımı endişe vericidir. Ayrıca, Shahed türevi jet motorlu ve saatte 500 km hıza ulaşan modellerin hizmete alındığı görülmektedir.
Tüm bu SİHA’ların üretim hızı artmış olup günlük 1000 adede ulaşması hedeflenmektedir.
Rusya’nın dev savunma sanayisinin roket ve füze üretim kabiliyetini unutmamak gerekir. Savaştan alınan dersler sayesinde büyük adımlar atılmış ve 30 yıldır “kış uykusunda” olan bu sanayi yeniden faaliyete geçmiştir. Eski Sovyet yapımı füzeler, yerini günümüz teknolojisi ile desteklenen, çok daha hassas güdümlü ve modern “ağır” harp başlığı taşıyan yeni tasarımlara bırakmaktadır.
Bir diğer önemli gözlem, bu balistik ve seyir füzelerinin mevcut cephe gerisinin çok ötesine, Avrupa kıtasını kapsayacak uzun menzillere ulaşmasıdır; bu durum NATO ülkelerinin hedef çemberi içinde kalmasına yol açmaktadır. Bu yeni teknoloji füzelerin yıllık 2.500–3.000 adet seri üretime başladığı bilinmektedir.
Görülmeyen elektronik harp kabiliyetleri öylesine artmıştır ki, her iki taraf bu alanda büyük ilerleme kaydetmiştir.
Görüldüğü üzere, Avrupa savunma sanayisi ve askerî birlik yapısının, gelişen Rus ordusuna karşı yeterli güce ulaşması zaman alacaktır. Konvansiyonel askerî yapının hızla Rus ordusunun avantajına yöneldiği görülmekte ve 2029 yılında büyük farkla öne çıkması beklenmektedir. NATO ülkeleri birlik içinde kaldıkları sürece endişe verici bir durum gözlemlenmese de nükleer güce sahip ülkelerin savaşta kendilerini sınırlayacaklarına şahit olunabilir.
Bir kez daha hatırlatalım: NATO nükleer bir güçtür ve konvansiyonel askerî yapısı, özellikle hava gücü, caydırıcılığın öncüsüdür.
Başkan Putin ve askerî kurmayları, savaşın ilk günlerindeki şaşkınlığı ve Rus ordusunun yaşadığı başarısızlığı geride bırakmıştır. Şimdi, başarıya götürecek şekilde yenilenmekte olan büyük bir askerî yapının hazırlıkları içindedirler.
Amaç, bölgesel güç olmanın ötesine geçip küresel güç olarak kabul görmekse, daha kat edilecek uzun bir yol bulunmaktadır.
Karadeniz bölgesinde silahların susması için henüz hazır değiller…





































