En güçlülerin değil, en çabuk uyum sağlayabilenlerin; en zekilerin değil, en akıllıların daha uzun yaşadığı bu akıl çağı, daha hızlı uyarlanabilirlik ve daha kapsamlı duyarlılık gerektiriyor. Daha fazla şey bilmeyi gerektiriyor. Bilinen bu büyük kütlenin de daha hızlı ve daha doğru analizine ihtiyaç duyuyor. Bunun için beyinsel analiz kapasitesinin yetmediği noktalarda teknolojinin hızını ve analitik düşünme becerisini kullanmayı tercih ediyor. Kararını tüm seçenekleri hızla değerlendirdikten sonra vermeyi arzu eden bir süreci yaşatıyor.
Akıl çağı, ona uyum sağlayamayanların kesin kaybını kaçınılmaz kılıyor. Aklı, bilgiyi, teknolojiyi ve sosyal erdemi geçerli değerler hâline getiremeyen toplumlar akıl çağında kaybetmeye mahkûm olarak sosyolojik dönüşümlerinin acı bilançosunu deneyimlemekten kaçınamayacaklar.
Akıl, gücün oluşum mekanizmasının temel kilididir.
Aklın işaret ettiği yaşamı başarmak, düşünsel esneklik gerektirir. Yetenek gelişimini gerektirir. Deneyimlerden ders almayı, gelecek için kaygılanmayı gerektirir. Bilimin kanıta dayalı sorgu ve araştırma geleneğine bağlı yeni çözüm seçenekleri araştırmayı, bulmayı ve yenilenmeyi gerektirir. Mütevazı bir öngörüden daha çok, aklın görmek isteyen beyinlere gösterdiği bir gelecek projeksiyonudur bu.
Akıl, ihtiyaçların doğru ve kesin tespiti için mutlak bir devinimdir. İhtiyacın karşılanması için gereken stratejik becerinin vücuda getirilmesi de ayrı bir emek gerektirir.
Akıl, emeğin varlık nedenidir. Akıl ve emek yaşamsal bir bütünün iki önemli parçasıdır. Bir bütünün süregitmesi için elzem olan temel unsurlarıdır. Bu bütünün devamlılığı için doğru zamanda doğru yerde olmak gerekir. Akılcı stratejilerin ve olguya göre uygun esnekliğin üretilebileceği dinamik ve çok yönlü bir zemin oluşturulmalıdır.
Akıl çağının düzensiz savaşlarında var olabilmenin ve hayal edilebilen ütopik verimliliğe uzanan yolun tartışılmaz koşulu güçlerin birliğidir. Çok uluslu, modüler, çok paydaşlı ve çok seçenekli güçlerin akılcı ve sinerjik birlikteliği sağlanmalıdır. Aklın yolu budur. Eksiksiz ve gerçekçi bir yetenek tespiti sonrasında olası tüm risklerin nötralizasyonuna yönelik üretilebilen en akılcı çözüm seçeneklerinin uygulanabilirliğine emek verilmelidir.
IDEF bu akılcı emeklerin ulaştığı seviyeyi bizlere göstermesi bakımından çok önemli bir platformdur. Çok uluslu firmaların varlığı, sahaya yönelik gerçekçi ihtiyaçların giderileceği projeler bağlamında Akıl Çağı’nın gereklerinin oldukça dikkate şayan bir şekilde başarıldığını görmek bir vatandaş olarak insanı fazlasıyla mutlu ediyor.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin, sorumluluk sahalarındaki gerçeklerine binaen ihtiyaç duyduğu yeteneklerin hızla temin edilmesi ve nihai amacına odaklanılması açısından önemli avantajlara sahip olduğumuz açıkça görülüyor.
Günümüz savaşlarının farklı dinamiklerine yönelik çok sayıda ihtiyacın; düşünceden, tasarıma; tasarımdan üretime, üretimden sahada kullanıma giden süreçte ülkemiz mühendisleri tarafından temin edilebilir hâle getirilmesi karşısında gururlanmamak mümkün değil.
Bin beş yüze yakın firmanın katıldığı ve yüzün üzerinde ülkenin temsil edildiği, yüz bini aşkın ziyaretçinin gezdiği bir fuarda ilk kez sergilenen veya tanıtımı yapılan çok sayıda ürünün varlığı üretim canlılığı açısından büyük güven oluşturdu.
Fuarda ziyaret ettiğim firmalardan özellikle dijital bilgi teknolojileri konseptli ürüne sahip olanların gelecek yıllarda önemli ölçüde gelişme göstereceklerini düşünüyorum. Geleneksel savunma sanayii konseptine entegre edildikleri takdirde nihai amaca yönelik sağlayacakları yıkıcı ve kritik katkı sağlayacaklarına son derece eminim.
Logaritmik bilginin dijitalize edilerek orduda ve yandaş operasyonel unsurlarında ihtiyacı olan her bir unsurun kullanımına sunulması Akıl Çağı’nın koşulladığı bir zorunluluktur. Nihai hedef için rol alan her bir bireyin kendisine verilen görevi başarmak için bu bilgilere ulaşabilme zorunluluğu vardır. Savaş veya barış zamanında ordunun stratejik misyonuna katkı sağlayacak her bir bireyin sürekli öğrenme ve sürekli farkındalık sağlama hakkı vardır. Bunları dijital teknolojinin derleyiciliği ile elde edebilir ve dağıtabilirsiniz. Sadece savaşın saldıran veya fiziki savunan unsurları ile değil, askeri sağlık hizmeti sunan lojistik unsurları ile de bu olanakların kullanılması için zemin yaratılmalıdır. Görmek, tahmin etmek ve harekete geçmek için bilgiye ihtiyaç vardır. Endüstriyel üretim bize bunu sağlayabilecektir. Yaralıların yaşamsal durumları, tıbbi müdahale gereksinimleri, tahliye zorunlulukları ve diğer yaralıların anlık konumlarını bilmek onları sağ koyabilmek için elzemdir.
Günümüzde askeri sağlık hizmetlerine yönelik bilgi teknolojileri kolaylaştırıcılığına çok uzak bir noktadayız. Bin beş yüze yakın firmanın içinde bir elin parmağını geçmeyecek kadar az sayıda tıbbi firmanın varlığı zaten bizi derinden üzüyor. Zaten yeterince olgunlaşmamış bir sisteme de akıl çağının dijital bilgi teknolojilerinin entegrasyonundan bahsetmek çok absürt geliyor.
Ama olsun, biz gözlemlerimizi yazmaya devam edelim. Belki okuyucuların inisiyatifi ile yönlendirme ve eyleme yönelik karar sürecine bir nebze katkı sağlayabiliriz. Son iki yıldır anlatmaya çalıştığımız, yazdığımız, gösterdiğimiz ‘Sığınak Cerrahisi’, ‘Sığınak Hastaneleri’nin artık yabancı ülkelerce de tartışılan ve kabul edilen bir kavram olmaya başladığını görünce sevineceğimize mi üzüleceğimize mi karar veremedik.
Oysa IDEF 2025’te bu konuyla ilgili dertlendiğine şahit olduğum tek bir endüstri temsilcisi göremedim. Kavram onlar için hiçbir şey ifade etmiyordu. Sanki uğraşlara kaynak olan senaryolarda sadece biz saldıracaktık. Bize saldıran hiç olamaz, bizden kimse yaralanmaz, biz efsunluyuz gibi bir kabul vardı. Günümüzde tamamıyla gizlenen ordu hayaliyle çalışan ülkeler var olmasına rağmen biz hâlâ geleneksel bağımlılıklarımızla günümüzü tüketmeye devam ediyoruz. Askeri sağlık hizmetleri bağlamında ihtiyaç duyabileceğimiz sarf malzemeleri, demirbaş malzemeler ve tıbbi cihazlara yönelik hiçbir üretimin olmadığını görerek üzülüyoruz.
Yaralı veya hasta askerin ve diğer personelin tıbbi verilerinin yönetiminin yanı sıra iletişimine dair Akıl Çağı’nın gerektirdiği her türlü çözüm seçenekleri geliştirilmeli ve Türk Silahlı Kuvvetleri nezdinde yaygın olarak kullanıma sokulmalıdır.
Günümüzde taktik operasyonel esneklikte kapasiteye sahip ve mobilize olabilen askeri sağlık hizmetlerine ihtiyaç vardır.
Diğerlerinde çoğu kez olduğu gibi bu seneki IDEF 2025 fuarında da bu ihtiyaç, bir turnusol kâğıdı gibi bize yoksunluğumuzu bir kez daha göstermiştir.






































