22-27 Temmuz 2025 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilen 17’nci Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı (IDEF)’nda çok sayıda şirket, sivil bürokratlar, askeri yetkililer, uzmanlar ve konuyla ilgili olan kişiler bir araya geldi.
Yenilikçi teknolojilerin sunulduğu ve paydaşlar arasında iş birliği arayışlarının gerçekleştiği dev bir organizasyondu.
Ankara’nın Etimesgut ilçesinde düzenlenen ve ilk kez katıldığım 2. IDEF’ten bu yana çok şeylerin değiştiğine gözlerimle şahit oluyorum. İnanılmaz bir teknoloji sıçrayışına yıllara dair şahit oluyorum.
Ülkemle ve onun üretken mühendisleriyle gurur duyuyorum…
Ancak beri yandan da hiç değişmeyen bir gerçeğin acısını içimde yaşıyorum.
Türkiye’nin ‘Savunma Tıbbı’ temasıyla ilgili somut sanayi üretiminin geçen yıllara rağmen neredeyse yok hükmünde olmasını kendime ve ülkeme yediremiyorum.
Bir savaş çıktığında askeri acil sağlık hizmetlerine yönelik ihtiyaç duyacağımız tıbbi malzeme ve cihazları nereden temin edeceğiz?
Allah korusun gök kubbeden roketler yağdığı takdirde büyük şehirlerimizde hangi sığınaklarda ameliyatlarımızı yapabileceğiz?
Coğrafyanın farketmediği, mesafenin artık bir garanti olmadığı ve hibrit savaş koşullarının yaşandığı çağımızda hastanelerinde bir hedef haline getirildiği gözönüne alınırsa sığınaklarda yapmak zorunda kalacağımız ameliyatlarda kullanacağımız tıbbi ve cerrahi malzemelerin ikamesini nasıl sağlayabileceğiz.
Bunları bugünden düşünmemiz gere gerekmiyor mu?
17. Uluslararası Savunma Sanayisi Fuarı’nda tıbbi malzeme ve cihaz üretimi yapan kaç tane yerli firmamız vardı? Kanayan bir yaralıya müdahale esnasında kullanılması gereken malzemelerimizi üreten firmalarımızı gördünüz mü?
Oysa çok iyi biliyoruz ki, bilinen başka bir nedeni yoksa, travmaya bağlı ölümlerin en sık karşılaşılan sebebinin kanama olduğu düşünülür. Ateşli silah yaralanmalarına bağlı ölümü engelleyebilmek için meydana gelen bu kanamanın mümkün olduğunca erken durdurulması ve yine söz konusu kan kaybının en kısa zamanda ve en uygun şekilde telafi edilmesi gerekir.
Bu gereksinimlerin gerçekleştirilebilmesi için iyi eğitilmiş personeliyle, çeşitli tıbbi lojistik desteğiyle çalışan ve taktik felsefesi çağdaş seviyeye getirilmiş bir acil sağlık hizmetleri sistemine ihtiyaç duyulur.
Kanamayı durdurmak ve kaybı telafi etmek için yapılması gereken işlemleri uygulayacak personelin iyi yetiştirilmesi gerekir. Ülke çapında yaygın bir eğitimle, her bir personelin etkin uygulama yapabileceği bir sistem oluşturulmalıdır.
Savaş ortamlarında ise sivil ve asker yaralı ayırdına girilmeksizin etkin ve yaygın çalışan bir askeri acil sağlık hizmetleri sistemi gereklidir. Günümüzde savaşın sadece cephelerde gerçekleşmediği düşünülürse, artık her yer cephe, her sivil vatandaş ise potansiyel bir yaralı adayıdır.
Ülkenin yurt içi ve dışı icra alanlarına yönelik topyekûn hazırlanacak planlar dahilinde acil sağlık hizmetlerine yönelik bir ihtiyaç belirleme çalışmasına gerek vardır. Stratejik bir plan hazırlanmalıdır. Askeri acil sağlık hizmetleri bağlamında hizmetin hangi coğrafi alanlara yönelik verilmesi gerektiği analiz edilmeli, lojistik anlamda tüketilecek ürünler, kullanılacak ve bakımı yapılacak demirbaş malzemeler, cihazlar ihtiyaç envanterine alınmalıdır. Yerli ve milli savunma sanayi felsefisi bağlamında ‘Tıbbi Savunma Sanayii’nin de üretken kılınması gereklidir.
Günümüzün büyük veri derleme, depolama, analiz ve karar destek üretimleri kullanılarak askeri sağlık sisteminin ihtiyaç duyacağı tüm iş kalemleri tek tek ele alınmalıdır. Tüm iş kalemlerine bağlı olarak bilimsel triyaj skalasına göre elde edilecek olan öncelik sıralamasına yönelik (algoritmik) bir çözüm sunulmalıdır.
Savaş alanlarından öğenilen derslerin ışığında ihtiyaçlar belirlenmelidir. İhtiyacın belirlenmesi işin en can alıcı noktasıdır. Bu aşama sonrası yapılacaklar belirlidir.
Kanamanın olduğu yere göre özel tasarlanmış turnikelerin üretimi ülkemizde yapılamaz mı?
Kanama durdurucu ajan emdirilmiş gazlı bezler, tamponlar, sargı bezleri ülkemizde üretilemez mi?
Kanama durdurucu ajanlar ülkemizde üretilemez mi?
Sadece kanamayı durdurarak ölümcül kayıplarımızın önemli miktarını kurtarabileceğimizi bilmiyor muyuz?
‘İlk bakı’ dediğimiz ve yaşam kurtarıcı manevralara karar verdiğimiz değerlendirme sürecimizin hemen ardından yaralının sağ kalımına yönelik girişimlerimizde kullanacağımız tıbbi sarf malzemelerinin neredeyse hepsini ülkemizde çok ama çok kolay üretebiliriz.
Kanamayı stabilize ettiğimiz yaralının daha güvenli bir alan nakli veya ileri tedavi merkezlerine transferi esnasında kullanılacak ileri hava yolu temin etme malzemeleri, cihazları ve sarf malzemeleri; sedyeler, monitörler, oksijen üretim cihazları, vs üretmek bu kadar zor mudur?
Damar içinden veya kemik yolundan ilaç ve serum verme aparatlarını ülkemizdeki ‘Savunma Tıbbı Sanayisi’ üretimi içinde düşünmeyelim mi?
Kan ve kan ürünü elde etme, saklama, nakletme, taşıma, sürdürülebilir kılma konularında ‘Savunma Tıbbı Sanayisi’ bağlamında sorumluluklarımız yok mudur?
Günümüzde hâlâ ideal seviyeye ulaşamamış olan hastane öncesi askeri acil sağlık sistemimizi, askeri ambulanslarımızı, askeri paramediklerimizi güncelleyemez miyiz?
Yaralı kayıt ve takip sorunlarımızı; yazılımlarını mevcut yazılım sanayimizin üreteceği elektronik bilgi sistemi ile çözemez miyiz?
Ülkemizde mutlak bir ihtiyaç olduğuna inandığım Savunma Tıbbı Sanayisi’nin bir an önce aktive edilmesi gerekiyor.
Dünya savaş tıbbı, terör tıbbı, afet tıbbı gibi ihtisas alanlarında özel eğitim ve üretimler içinde. KBRN’ye yönelik kişisel koruyucu ekipmanlarını üretiyor ve geliştiriyorlar. Biz yapamaz mıyız? KBRN ajanlarını tanımlamak ve tespit etmek için özgün dedektörlerimizi üretemez miyiz?
Kimilerinin “ülkemizde bunların hepsi var zaten” dediğini duyar gibiyim…
Allah aşkına, var dediğiniz malzemelerin tama yakını ithal ediliyor.
Bunların ithali, milli servetimizin kaybı değil mi?
Umalım ki ülkemizde savaş hiçbir zaman yaşanmasın.
Ama hemen her gün başka bir afet potansiyelinin dinamizm kazandığı afetlere yönelik verilecek cevabın içinde ‘Savunma Tıbbı Sanayisi’nin üretmek zorunda olduğu malzemelere ihtiyaç duymayacak mıyız?
Allah korusun bir gün gök kubbemiz kızardığında; bugünlerin halledebileceği sorunları ciddiye almadığımız için, kendimize çok kızacağız.
Savunma Tıbbı Sanayimizi güçlendirmek ve bir an evvel üretken kılmak zorundayız.
Harekete geçmek için en uygun zaman, işte tam içinde bulunduğumuz şu andır.






































