ABD Başkanı Donald Trump, ikinci döneminin ilk Asya seyahatinde eski rakipleri, yeni dostları ve potansiyel olarak rakipleriyle bir araya gelirken, kapsamlı ekonomik ve ulusal güvenlik etkileri olabilecek anlaşmalar yapmayı hedeflerken, yüz yüze diplomasinin gücüne yaslanması beklenmektedir. Ancak Trump’ın gümrük vergilerine olan düşkünlüğü, tıpkı yurt dışındaki ilişkilere yönelik öngörülemez yaklaşımı gibi, bölgedeki bir zamanlar sağlam ABD müttefikleri arasında belirsizlik yarattı ve yeni ticari -askeri iş birliği projelerinde büyük bir sınav başlatmış görünmektedir. Başkan Trump kendisini “bir anlaşma yapıcı ve barış müzakerecisi”olarak konumlandırırken, temkinli bir bölge gümrük vergilerinde indirim ve daha istikrarlı ilişkiler arıyor. Trump, bu rolü özellikle Çin’in dünya genelinde artan etkisine karşı savunmaya çalışıyor.Başkan Trump, yaklaşık bir hafta sürecek Asya turunun başlangıcı için Malezya’ya geldi ve bir barış anlaşması ile tarifeler ve kritik minerallere ilişkin anlaşmaları içeren diplomatik bir kasırgaya girdi.
Trump’ın Asya politikasının, ülkelerin ticaret politikaları ve savunma harcamaları üzerindeki yoğun baskıyla karşıya olduğu gözlemlenmektedir. ABD, Müttefikler ile masaya otururken, ” ABD kimin yanında ve neyi savunuyor? Stratejik sorusunun ön plana çıkması beklenebilir. Nitekim, ABD Başkanı ticaret politikalarıyla sarsılan Asya’ya yapacağı seyahatte anlaşma yapma yeteneklerini test edecek. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile yapacağı görüşme, ziyaret programının odak noktası. Bilindiği üzere, Washington ve Pekin, birbirlerinin ihracatına gümrük vergilerini artırdı ve kritik mineraller ve teknolojilerdeki ticareti durdurma tehdidinde bulunmuşlardır. Gezi sırasında Çin lideri Xi Jinping ile yüksek riskli ticaret görüşmelerine katılacak. Trump, dünyanın en büyük iki ekonomisi arasındaki sert ticaret savaşını sona erdirecek bir anlaşmaya varmak umuduyla, seyahatinin son gününde Xi ile görüşecek. Trump, Kuzey Kore’nin Washington ile diyaloğun ön koşulu olarak nükleer devlet olarak tanınması talebine ilişkin olarak, “Ben onların bir tür nükleer güç olduğunu düşünüyorum” yanıtını vermiştir. Küresel ticaret dansında birden fazla aktör olsa da Trump’ın başarısının veya başarısızlığının anahtarı Çin’dir. Trump’ın APEC kapsamında Çin lideri Xi Jinping ile planlanan görüşmesi (2019’dan bu yana ilk görüşme) Trump’ın ikinci dönemindeki ABD-Çin ilişkilerinin gidişatını belirleyebilir. ABD başkanının da kabul ettiği gibi, Çin ithalatına uygulanan katı gümrük vergileri sürdürülebilir değildir. Her ne kadar açıkça söylemese de Amerika’nın en büyük ticaret ortağıyla tırmanan bir ekonomik savaş, ABD, Çin ve dünyanın geri kalanı için yıkıcı sonuçlar doğuracaktır. Çin lideri Şi Cinping, 30 Ekim’de Trump ile görüştüğünde daha sert bir müzakereci olmak isteyebilir. İşte bu yüzden Çin’in nadir toprak elementleri üzerindeki hakimiyetini, yani yarı iletken, silah sistemi, araba ve hatta akıllı telefon üretilen mineralleri elinde tutmasını kullanıyor. Bu, ABD’nin bir zayıflığı ve Çin, tıpkı soya fasulyesi satın almayarak Amerikan çiftçilerine ve Trump’ın kırsal kesimdeki seçmen tabanına zarar verdiği gibi, bundan da faydalanıyor.
İlk Durakta Ateşkes İkincide Japonya ile Silah Anlaşmaları
ABD Başkanı Donald Trump, uzun süredir sınır anlaşmazlığı yaşayan Tayland ile Kamboçya arasında “tarihi” olarak nitelendirdiği “barış anlaşmasına” başkanlık etmiştir. Trump’ın ticaret baskısı, temmuz ayı sonlarında iki düzineden fazla insanın ölümüne yol açan beş günlük çatışmalara son veren bir ateşkesi gündeme taşımıştır. Trump’ın arabuluculuğunda Kamboçya ve Tayland, ateşkesin genişletilmesi anlaşmasını imzalamıştır. Anlaşma, Tayland’ın tutuklu 18 Kamboçyalı askeri serbest bırakmasını ve her iki tarafın da sınır bölgesinden ağır silahları kaldırmaya başlamasını içeriyordu. Anlaşma, Trump’ın üç ay önce iki ülkenin liderlerini arayarak düşmanlıklara son vermeleri veya Washington ile ticaret görüşmelerini askıya alma riskini göze almaları yönündeki çağrısının ardından varılan ateşkesin üzerine kuruludur. Trump’ın bir sonraki gündeminde Tokyo’da kraliyet ailesini ağırlamak var. Japonya’nın ilk kadın başbakanı olan Takaichi, Trump ile yaptığı ilk telefon görüşmesinde, ülkeleri arasındaki ittifakı güçlendirmenin “en büyük önceliği”olduğunu belirtmiştir. Japonya, ABD’nin yurtdışındaki en büyük askeri gücüne ev sahipliği yapan ülke ve Trump daha önce Japonya’nın, Çin’e karşı adalarını savunmak için yeni silah satışı anlaşmaları imzalamaları beklenebilir.
ABD’li müzakereciler, Trump ile Çin Devlet Başkanı Şi arasında Güney Kore’de yapılması beklenen görüşmeler öncesinde toplantının “başarılı bir çerçeve” oluşturduğunu ileri sürmüşlerdir. Trump yaptığı açıklamada, “Çin ile bir anlaşmaya varacağımızı düşünüyorum” derken, Pekin’in baş ticaret müzakerecisi Li Chenggang, “çok yoğun istişarelerin” ardından ön bir uzlaşıya varıldığını belirtmiştir. Ancak tüm gözler, Güney Kore’de Şi ile yapılması beklenen görüşmede ve bu görüşmenin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği şimdiden merak konusu. 2019 yılında Kore Yarımadası’nın silahsızlandırılmış bölgesinde meşhur bir el sıkışma yaşayan Kuzey Kore lideri Kim Jong Un ile olası bir görüşme ihtimali de Trump’ın ajandasında Kim, Kuzey’in balistik füze programında istikrarlı iyileştirmeler sağladı, Ukrayna savaşında Rus birlikleriyle birlikte savaşmak üzere 10.000’den fazla asker gönderdi ve Pekin ve Moskova ile gevşek bir Batı karşıtı ittifaka katıldı . Ancak, seyahat planındaki en önemli durak, ay sonunda Güney Kore’de yapılacak APEC zirvesinde Çin lideri Xi Jinping ile ticaret ve muhtemelen Tayvan konularını görüşmesi bekleniyor.






































