Rusya, halefi SSCB’nin dağılmasından sonraki süreçte uluslararası ve bölgesel güvenlik konularında yeni bir arayışa girdi. İç ve dış tehdit algılaması, çıkar tanımlaması ve ulusal güç unsurları ile askeri kapasitesinin sınırlarını göz önüne alan Moskova, yeni bir değişim sürecine odaklandı. Soğuk Savaş sonrasında değişen güvenlik konseptleriyle birlikte düzenli ordudan, asimetrik etki yaratabilen silahlı düzensiz grupların etkisi Batı’nın savunma konusundaki algısında etki yaratmıştı. Görece askeri alanda daha güçsüz devletlerin asimetrik savaşı tercih ettiği algısı, Rusya’nın, Ukrayna krizi süresince kullandığı taktiklerle yıkılmış, yüksek askeri güce sahip ülkelerin de temel savaş stratejisi olarak asimetrik savaşı benimseyebileceği fark edilmiş oldu. Bu kapsamda, askeri doktrin açısından yeni bir yapılanma içerisinde olan Rusya, hibrit savaş ve vesayet savaşı konularını da bu değişimin odağına koymuştur.

Gelişen teknolojiyle birlikte, ülkelerin sahip olduğu imkânlar artarken, savunma alanındaki yeni çözüm ve sistemler günümüz muharebe koşullarını ve anlayışını da değiştirmeye ve dönüştürmeye başlamıştır. Bu kapsamda, Rusya’daki değişim rüzgârı doktrinel değişimle sınırlı kalmamış, Silahlı Kuvvetlerin teçhizatında da yenilenmeye geçilmiştir.  Rus Silahlı Kuvvetleri, envanterini hassas, elektromanyetik, lazer, kızılötesi silahlar, bilgisayar kontrollü sistemler, İHA’lar, otonom deniz sistemleri, güdümlü robotik silah ve teçhizatla donatmaya başlamıştır.

Bu doğrultuda Rusya, 2025 yılında tek bir noktadan komuta edilebilen beş adet insansız hava aracını envanterine katmayı planlıyor. Marker adını alan platform, aynı anda muharebe esnasındaki sorunları çözerken bir yandan da beş adet aracı yönlendirebiliyor.  Beş adet araç ve yakıt ikmali için bir adet operatörden oluşacak insansız sistem Rusya Silahlı Kuvvetleri hizmetinde kullanılacak.

İnsansız platformların yavaş yavaş girdiği muharebe alanında, devletler de askeri güçlerini bu alana entegre etmeye başladı. Rusya, Suriye’deki muharebe koşullarında test edilen Uran-9 çok maksatlı robotik sisteminde eksiklikler tespit etmiş; platformun askeri istihbarat ve gözlem yeteneklerinde iyileştirmeye gitmişti. Yönünü robotik sistemlere çeviren Moskova bu doğrultuda otonom yeteneği haiz S-70 Okhotnik-B İHA ile beşinci nesil muharebe uçağı Su-57'yi birlikte uçurarak değişime göz kırpmıştı.