İnsanlık tarihinin dönüm noktalarını oluşturan iki kent, Halep ve Musul, 21’inci yüzyılın vahşeti içinde kaybolup gittiler. Bu kadim kentlerin yeniden ayakları üzerine kalkacağı günlerin zorlu mücadelesi ise önümüzde uzanıyor…

Halep, insanlığın en eski kentlerinden biridir. Dönüp baktığımızda, 2 bin 700 yıllık bir tarihle karşılaşırız. Özellikle, Orta Asya’dan gelip Akdeniz’e uzanan tarihi İpek Yolu’nun en önemli kentlerinden biri olması Halep’i, her zaman kalabalık, ticari açıdan dinamik ve insanlığın ortak gelişim kültürüne en yüksek katkıyı sağlayan bir kent yapmıştı. Osmanlı İmparatorluğu topraklarında İstanbul ve Kahire’den sonra üçüncü büyük kent, her zaman Halep oldu. Suriye İç Savaşı denilen kanlı hesaplaşma başlamadan da önce ülkenin en büyük kentiydi, bugün yıkılmış hâli, kent ahalisinin sürgüne yollanmasıyla nüfusu tarihte ilk kez Şam’dan düşük durumda. Bir tarihi mücevher niteliğindeki “eski Halep”, büyük bir yıkıntıdan ibaret. İnsanlığın ortak kültür mirası, kentin insanlarıyla birlikte yok edildi; karşımızda, içinde yaşadığımız yüzyılın acımasızlığının bir kara taşı olarak duruyor…