ABD Başkanı Donald Trump, 2017 yılının Aralık ayında, Milli Güvenlik Stratejisi’ni yayımladı ve 30 dakikalık bir konuşma ile bu stratejiyi anlattı. Söz konusu belgenin başında yer alan ve Başkan tarafından kaleme alınan önsöz,   yansıttığı halk psikolojisi açısından rapor kadar önemli.

Başkan Trump, kaleme aldığı önsözde Amerikan halkının kendisini ABD’yi yeniden büyük ülke yapması için seçtiğini ifade ediyor. Amerikan ekonomisini canlandırmaya, orduyu tekrar yapılandırmaya, ülkenin sınırlarını ve bağımsızlığını koruyacağına dair söz verdiğini vurguluyor.

Oval ofiste görev yaptığı ilk yılda, verdiği sözleri tuttuğunu da belirtiyor. ABD’nin dünya sahnesinde tekrar lider ülke olduğunu iddia ederek, ülkesinin zorluk ve tehditlerle karşı karşıya olduğunu fakat sorunlardan kaçmak yerine onlarla yüzleştiklerini aktarıyor.

Trump, 2017’de göreve geldiğinde bazı ülkelerin tüm dünyayı tehdit eden nükleer silahlar ve füzeler geliştirdiklerini söylüyor. Bu sözlerle İran ve Kuzey Kore’yi işaret eden Trump, bazı ülkelerin elinde mevcut on binlerce nükleer silahın da tüm insanlığı tehdit ettiğini görmezden geliyor.

ABD Başkanı, radikal İslamcı terörist grupların doğduğunu ve Orta Doğu’nun önemli alanlarını ele geçirdiğini ifade ediyor. Dünyamızın değişik yerlerinde Amerikan menfaatlerinin göz ardı edildiğini ortaya koyan Trump, sınır güvenliği çerçevesinde, ülkede bir çok kanunsuz göçmen olduğunu ve uyuşturucunun ülkeye ölçüsüz şekilde girdiğini yazıyor.

Adil olmayan ticaret uygulamalarının Amerikan ekonomisini zayıflattığını ve dış ülkelere ihraç edilen işler nedeniyle işsizliğin arttığını ortaya koyuyor. Müttefikleriyle adil olmayan bir harcama içinde olduklarını, savunma güçlerine az harcama yaptıkları için zarar gördüklerini açıklıyor. Amerikan vatandaşlarının kendi hükümetlerine olan güvenlerini kaybettiklerini, geleceklerine ve savundukları değerlere, kendisi seçilene kadar, artık güvenemediklerini iddia ediyor.